23 Aralık 2013 Pazartesi

Türkiye’de Siyasi Denge Nasıl Sağlanır?- 13

Türkiye’de Siyasi Denge Nasıl Sağlanır?- 13
Ahmet YALVAÇ       20 Şubat 2013 Çarşamba

Sonuç ta merak edip araştırdım; binlerce seçmenin bulunduğu Şafak Mahallesi’nde her sandıkta bu ve buna benzer sebeplerden dolayı, 50-60 kişi maalesef oy kullanamamış. Şimdi seçimi hangi partinin adayının kazandığına geliyorum:

Gölbaşı genelinde favori adayın Demokrat Parti’den Sayın Namık Kemal Doğan olduğu anlaşılıyordu ama, seçimi kazanan,AKP’nin adayı Sayın Nasır Haşlak oldu. Halbuki onun ismi hiç geçmiyordu.
Buradan şöyle bir yargıya varabiliriz. Ankara Türkiye’nin Başkenti. Gölbaşı ise,  Başkentin bir ilçesi. Eğer Başkentin sadece bir ilçesinde mevcut durum bu ise, Anadolu’nun gözden ırak bölgelerinde, kim bilir ne dolaplar çevriliyor.
Şunu söylemek istiyorum Böylesine alavere, dalavere ortamında yapılan seçimlere ve alınan sonuçlara aklı başında hangi insan inanır, güvenir?
Şimdi tekrar başa dönüyorum, o zaman Gölbaşı’nda benim oturduğum mahallede, seçmen kartı konusu ile, vatandaşın oy kullanmasının nasıl engellendiğine biraz açıklık getirmek istiyorum.
Ben 2004 te henüz, gazetede Köşe Yazıları yazmıyordum. Ama o zaman da Mühendislik Camiasında, Enerji Bakanlığı Camiasında, bilgisi tecrübesi ve dik duruşu ile hep tanınan bir insandım. Daha doğrusu çocukluğumdan beri hep bilinen, tanınan bir insandım. Bu yönüm ile, aslında benim kime oy verebileceğimi tahmin etmek, öyle zor bir şey değil.8-10 Bin kişinin ikamet ettiği TEK lojmanlarında oturan personel için de bir şeyler söylemek istiyorum
Burada oturanlar genelde idareciler ile, mühendis, teknisyen seviyesinde insanlar. Bir kısmı da kıdemli memur pozisyonundalar Bu itibarla burada oturanları, gelel de yüksek eğitimli, kültür seviyesi yüksek insanlar olarak düşünebilirsiniz.Böyle bir tablo içerisinde, burada oturan insanların en azından önemli bir kısmının düşünce yapısını bilmek, kime oy vereceğini tahmin etmek te çok zor değil. Yazının baş taraflarında vurguladığım üzere işte bu nokta da, kişi istihbaratları yapılıyor ve sonuçta AKP ‘ye oy vermeyeceği tahmin edilen insanların seçmen kartları, karışıklığa getiriliyor ve bu şekilde, oy kullanmaları da, engellenmiş oluyor.
      ¥ DEVAMI VAR

20 Aralık 2013 Cuma

Türkiye’de Siyasi Denge Nasıl Sağlanır?-1

Türkiye’de Siyasi 
Denge Nasıl Sağlanır?-1
Ahmet YALVAÇ ANAYURT   08 Mart 2013 Cuma


TÜRK MİLLİYETÇİLİĞİNİ
AYAĞIMIN ALTINA ALIYORUM
DEMENİN ANLAMI NEDİR?...
Başbakan Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın milliyetçilik ile ilgili olarak sarf ettiği son sözün tamamı şöyle :Biz tüm milliyetçiği ayaklar altına almış bir iktidarız;Türk Milliyetçiliği’ni de ayağımın altına alıyorum, Kürt Milliyetçiliğini de ayağımın altına alıyorum, Arap Milliyetçiliğini de, ayağımın altına alıyorum.....
Sayın Başbakan biz bütün milliyetçiliği ayaklarımızın altına almış bir iktidarız dedi ama, burada aslında hedef alınan;Türk Milliyetçiliğidir.Bunu ayrıca açacağım ve Türk Milliyetçiliğini ayağımın altına alıyorum sözünün ne anlama geldiğini de, ortaya koymaya çalışacağım.Ama öncelikle milliyetin, milliyetçiliğin ne anlama geldiğini kısaca özetlemek istiyorum
Eğer etnik bir anlamda düşünürsek; Türk, Kürt, Arap, Laz, Çerkez, Boşnak, Arnavut..vs bir etnik kökendir, bir milliyettir, aidiyettir.Hiç kimse Türk, Kürt, laz, Çerkez, Boşnak, Arnavut…olduğu için aşağılanamaz. Mensubu olduğu etnik kökenin hak ve menfaatlerini savunduğu, onu yüceltmeye çalıştığından dolayı da, aşağılanamaz,şu milliyeti ayağımın altına alıyorum denemez.Bu yönü ile düşündüğümüzde, Sayın Başbakan, telafisi mümkün olmayan bir hata yapmıştır, bir suç işlemiştir.Ve bu son durumu, Sayın Başbakan ateşle oynuyor diye de düşünebiliriz.

Ama burada söz konusu olan Türk Milliyetçiliği; etnik olarak kastedilen Türk Milliyetçiliğinden farklı bir şeydir ve bu itibarla, üzerinde biraz durmak istiyorum
Üzerinde yaşadığımız bu toprakların adı; Türkiye’dir.Vatandaşlık bağı ile, Türkiye Cumhuriyet’ne bağlı herkes Türk’tür. Bu itibarla Türkiye’de yaşayan tüm vatandaşlarımız; Türk, Kürt, Çerkez, Laz, Arnavut, Boşnak; Türk tür.

Türk Milliyetçiliği ise, tüm vatandaşlarımızın, Türkiye’nin hak ve menfaatlerini korumaya çalışması, topraklarımıza sahip çıkması, üniter yapımızın ve Türkiye Cumhuriyeti’nin bölünüp, parçalanmasına karşı durması, bu konuda Hükümetle ayrı saflarda olmaması,asla yadırganacak hususlar da değildir.
 ¥ DEVAMI VAR

Türkiye’de Siyasi Denge Nasıl Sağlanır?-2

Türkiye’de Siyasi Denge Nasıl Sağlanır?-2
Ahmet YALVAÇ -ANAYURT  09 Mart 2013 Cumartesi

Bu itibarla Türkiye’ye sahip çıkıp, görevini yapan vatansever vatandaşlarımıza, görevini yapmalarından dolayı, sizi ayaklarımın altına alıyorum anlamına gelen, Türk Milliyetçiliğini de, ayağımın altına alıyorum sözünü, Başbakan da olsa, kimsenin hakkı da yoktur, selahiyeti de yoktur.
     
Eğer birileri, böyle bir söz sarf ettiğinden dolayı, Başbakan Sayın Tayyip Erdoğan hakkında tazminat davası açsa, bu tazminatın altından Sayın Başbakan asla kalkamaz. Ayrıca İşlenen suç bir Anayasa suçu olduğundan, şimdi olmasa da, bir iktidar değişimi olduğunda, bu gibi konular ilerde mutlaka gündeme gelebilir.

İşin hukuki tarafı bir yana, AKP’ye oy veren onurlu bir çok vatandaşımızın, Sayın Başbakan’ın bu sözünün altında asla kalmayacağı kanaatini taşıyorum
Eğer böyle bir şey, gelişmiş Batı ülkelerinde yaşanmış olsaydı, o başbakan şimdi çoktan istifa ederdi, ya da istifa etmek zorunda kalırdı
Şu hususa da açıklık getirmek istiyorum: Etnik olarak ta düşündüğümüzde Türk, Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran ana unsurdur ve Halkımızın büyük çoğunluğu da Türk tür. Bu itibarla,bazı etnik guruplar Türkiye’nin bölünüp parçalanmasını isteseler bile Türkler, adı Türkiye Cumhuriyeti olan vatanlarının bölünüp parçalanmak istenmesine asla rıza göstermez, vatana sahip çıkmaları da asla yadırganamaz.
Aslında Türkiye’deki değişik etnik kökene sahip vatandaşlarımızın büyük çoğunluğunun Türk isminden, Türkiye Cumhuriyeti’nin bayrağı altında yaşamaktan rahatsız olduğunu, bu yüzden Türkiye’nin bölünüp parçalanmasını istediğini de söyleyemeyiz
İşinde gücünde olan çoğu Kürt vatandaşlarımızın da Türk isminden, Türkiye Cumhuriyeti bayrağı altında yaşamaktan rahatsız olduğunu da,

söyleyemeyiz.Teröre bulaşmış olan ve Kürtçülük yapanlar ise,aslında küçük bir gruptur.. Ve başta Amerika Birleşik Devletleri olmak üzere, yabancı devletlerin kışkırtması ve yönlendirmesinin etkisi altındadır.
¥ DEVAMI VAR
Kürtçülük ve Kürt’lerin haklarını savu
Türkiye’de Siyasi Denge Nasıl Sağlanır?-2
Ahmet YALVAÇ       12 Mart 2013 Salı

Bu itibarla bu şartlar altında, yeni bir Anayasa hazırlamak ve bunu oylamaya sunmak, ya da refaranduma sunmak, asla doğru bir şey değildir. Bu nedenle Türkiye’de yeni bir siyasi denge oluşuncaya kadar, bu gibi çalışmalar derhal durdurulmalıdır.

Bu noktada nihai hedefi belli olan ve Türkiye’nin bölünüp parçalanmasına neden olacak bu gibi görüşmeleri yapan ona destek olanlar; başta Başbakan Sayın Recep Tayyip Erdoğan, MİT Görevlileri, BDP Milletvekilleri bir Anayasa suçu işlemişlerdir ve işlemeye devam etmektedirler Bu gibi girişimlerin şimdi olmasa da, ilerde hukuki gereği mutlaka yapılacak, ve siyasi sonuçları da mutlaka olacaktır.
Sayın Başbakan bu görüşmelerin içeriğine değil de, nasıl sızdırıldığına çok sinirleniyor ve köstebeği bulmaya çalışıyor!...
Herkese şu hususu hatırlatmak isterim Günümüzde yanlış iş, yanlış hesap maalesef gizlenemiyor mızrak çuvalda gizlenemez hale gelince, yanlış işler, yanlış hesaplar bir şekilde ortaya çıkıyor.Bu konu da ustalık dönemine geçmiş olmak ta işe yaramıyor.
Sayın Başbakan suç üstü yakalanmıştır. Yapılmak istenen işin savunulacak bir yönü yoktur. Sayın Başbakan’ın bu işin üzerinde duran basın mensuplarına, sivil toplum örgütlerine ve bazı vatandaşlarımıza duyduğu öfkeyi ise, suçluluk psikolojisi le, yapılanların örtbas edilmesine yönelik savunma ihtiyacı ve oy kaybını önlemeye yönelik girişimler olduğunu da söyleyebiliriz.
Şimdi konunun daha iyi anlaşılması için, Sayın Başbakan’nın konuşması ile, terörist başı Abdullah Öcalan’nın taleplerinden bazı örnekler vermek istiyorum
4 Mart 2013 Pazartesi. Bazı gazetelerde yer alan haber. Başbakan Sayın Tayyip Erdoğan Balıkesir’de Sivil Toplum Örgütleri ile yaptığı kahvaltılı toplantıda, bir gazinin terörist başı ile müzakereler yapılmasından çok rahatsızız demesi üzerine ,çok sinirlenmiş ve şöyle demiş:her önüne gelen gazi derneği, şehit derneği kuruyor diye fırça atmış. Şimdi soruyorum bu, doğru bir iş mi?
Çocuklarına askerlik yaptırmayan, daha doğrusu bedel ödeyerek çocuklarına vatan hizmeti yaptırmayan bir Başbakan; bir gazinin, bir şehit ailesinin duygularını nasıl anlayabilir?
¥ DEVAMI VAR

Türkiye’de Siyasi Denge Nasıl Sağlanır?-3



Türkiye’de Siyasi Denge Nasıl Sağlanır?-3
Ahmet YALVAÇ - ANAYURT  13 Mart 2013 Çarşamba

Vatan hizmeti kutsal bir görevdir. Gazilerimize ve vatan için evlatlarını kaybeden şehit ailelerine, kırıcı, rencide edici sözler yerine, daha yumuşak, daha teskin edici sözler kullanamaz mıydı? Aslında Sayın Başbakan bu gibi hoş olmayan hareketleri hep yapıyor.

Sayın Başbakan aynı toplantıda bu defasında da, yine basın mensuplarına hakaret edercesine çatıyor, onları barış sürecine müdahale etmekle suçluyor. Şimdi soruyorum;Türkiye’yi bölüp parçalamaya yönelik faaliyetlere destek olmak;barış süreci mi ki, bu konu da kapalı kapılar arkasında yapılan pazarlıkları Halkımıza duyuran gazeteciler, suç işlemiş olsun?...
Eğer Balıkesir’de kahvaltılı nalum toplantıda fırçayı yiyenler, anında toplantıyı terk etselerdi, daha doğru bir hareket yapmış olurlardı
Abdullah Öcalan’ın basına yansıyan sözlerinde bazıları:
Biz İltidarı AKP’ye altın tepsi içinde sunduk. Ne affı?... Türkiye’de rejim değişecek, Kürtler bağımsızlığa kavuşacak, hapistekiler de serbest kalacak Abdullah Öcalan, yandaşlarına şu mesajı da vermeyi unutmuyor:Şimdilik özerklik işimizi görür, kimseyi kuşkulandırmayın Sonrasında bağımsız bir Kürt devleti…
Şimdi soru şu: bu gibi insanlarla barış nasıl sağlanacak?...
SAYIN BAŞBAKAN’IN KENDİNDEN
İSTENENİ YAPMAKTAN BAŞKA
BİR ÇARESİ MAALESEF YOR
Başbakan Sayın Recep Tayyip Erdoğan, ne kadar bariş ve demokrasiden, insan haklarından bahsederse etsin;yapılmak istenenin bir Truva Atı olduğu anlaşılmıştır.Ve tüm bu işler Türkiye’yi bölüp parçalamaya yönelik hareketlerdir ve perde arkasında Amerika Birleşik Devletleri vardır. İmralı Adası’ında terörist başı Abdullah Öcalan ile yapılan pazarlıkların arkasında Amerika Birleşik Devletleri’nin olduğu da anlaşılmıştır. Nihai hedefi Türkiye’yi bölüp parçalamak olan bu tğr faaliyetlerin BOP kapsamında yürütüldüğü de artık örneklerle görülmüş ve anlaşılmıştır. Ve Başbakan Sayın Tayyip Erdoğan’da bu projenin Eş Başkanıdır. BOP’ta Eş Başkan olduğu, Sayın Başbakan’ın klendi ifadesidir. AKP’nin BOP kapsamında Amerika tarafından kurdurulup, Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın da desteklenip, Başbakan yapılması da, BOP kapsamında olmuştur. Bu hususun doğruluğu da, zaman içerisinde yaşanan ve gelişen olaylardan anlaşılmıştır.         
¥ DEVAMI VAR

Türkiye’de Siyasi Denge Nasıl Sağlanır?-4


Türkiye’de Siyasi Denge Nasıl Sağlanır?-4
Ahmet YALVAÇ -ANAYURT    14 Mart 2013 Perşembe

Bu itibarla Sayın Başbakab’ın Amerika Birleşik Devletleri’nin talebini yerine getirmekten başka bir çaresi yoktur. Ama Halkımız sadece Sayın Başbakan’ı kurtarmak adına, Türkiye’nin bölünüp parçalanmasına göz yummak zorunda değildir.

Sayın Başbakan bundan sonrasında BOP Eş Başkanlığından ayrılmak istese bile, böyle bir şey maalesef mümkün değildir. Aksi bir durumda Sayın Başbakan Amerika Birleşik Devletleri tarafından anın da alaşağı edilir.BOP Eş Başkanlığı, Sayın Başbakan’ın kendi tercihidir.
Eğer Sayın Başbakan bir yolunu  bulup, Başbakanlıktan ayrılmanın yollarını düşünmeye başlarsa,başka bir siyasi oluşum olursa belki az bir hasarla kurtulabilir.
AKP MİLLETVEKİLLERİNE
DÜŞEN GÖREV
Ben Şahsen AKP’nin içinde de, vatansever Milletvekillerinin olduğunu biliyorum. Millet vekili seçilmek, akabinde Bakan olup hizmet vermek umudu ile, AKP saflarında yer almış insnlar olabilir. Ama ben AKP’nin içinde de, Sayın Başbakan’nın tutumundan ve nihayetinde basına yansıyan PKK-Hükümet görüşmesi ve pazarlıklarından rahatsızlık duyan çok sayıda Milletvekilinin olduğu söyleniyor. Bu sayının 40 kadar olduğu basında yer aldı. Ama gerçek sayının 68 olduğunu söyleyenler de var. Bu son rakam bana daha doğru gibi geliyor. Zira şu anda AKP’nin içinde57 Merkez Sağ kökenli Milletvekilinin olduğu söyleniyor. Durum böyle olunca 68 sayısı daha mantıklı geliyor. Demek istediğim husus şudur
Eğer beklendiği üzere, bir gurup Milletvekili AKP’den kopar, bağımsız olurlarsa, Anayasa oylamasında, toplam 330 sayısına da, ulaşılamaz Böylece yapılmak istenen yasal değişiklik te yapılamaz;Türkiye’de bu vesile büyük bir beladan kurtulmuş olur. Böyle bir durumda Başbakan Sayın Tayyip Erdoğan’da büyük bir yükten, büyük bir sorumluluktan kurtulmuş olur.
Zira böyle bir durumda, Amerika Birleşik Deletleri’ne çok zorladım ama, başaramadım der, ve böylece sorumluluktan da, bir şekilde sıyrılmış olur. Böylesi bir durum, Sayın Başbakan için daha hayırlıdır.
SAYIN BAŞBAKAN TOPLUMDAKİ
UYANMAYI GÖRMELİ VE
İNADINDAN VAZ GEÇMELİ
Sayın Başbakan yaşananlardan, bazı yazılı ve görsel basını ve mensuplarını sorumlu tutsa bile, bu doğru değil. Zira çoğu kesim Sayın Başbakan’ın herkesi azarlamasının doğru olmadığını yazıyor ve söylüyor ama, Sayın Başbakan bu söylenenleri hiç dinliyor mu? Sonun da bazı insanlar düşük eğimli olsalar bile, olup bitenleri anlıyor ve bu yüzden desteklerini çekiyorlar.         Sayın Başbakan her zaman kömürle, çeşitli gıda ve para yardımı ile yoksul, Dindar ve düşük eğitimli bazı vatandaşlarımızın oylarını almaya devam edeceğini sanıyorsa, bu konuda da, yanıldığını söylemek zorundayım Bu yöntemin  bu güne kadar etkili olduğunu söyleyebilirim ama bundan sonrası için bir şey söyleyemem. Buna sebeb te, Sayın Başbakan’ın kendisi.
¥ DEVAMI VAR

Türkiye’de Siyasi Denge Nasıl Sağlanır?-5

Türkiye’de Siyasi Denge Nasıl Sağlanır?-5
Ahmet YALVAÇ - ANAYURT      15 Mart 2013 Cuma

Herkesi aptal yerine koyar, bildiğini okumaya devam edersen sonuçlarına da katlanmalısın Habur’da teröristleri bayram havası içinde kim karşıladı?
Oslo’da, İmralı Adasında teröristlerle pazarlıkları kim yaptı?
Tğrk Milliyetçiliğini, Kürt Milliyetçiliğini, Arap Milliyetçiliğini kim ayaklarımın altına alıyorum dedi?
Siz bir Başbakan olarak buna bir kılıf uydurmaya çalışabilirsiniz, Türkiye’nin menfaati için bunu söylemek zorunda olduğunuza vurgu yapmak istemiş olabilirsiniz. Ama ya sade vatandaş bunun doğru olmadığının farkına varır, ya da, seni ayağımın altına alır ezerim şeklinde anlarsa, o zaman ne yapabilirsiniz.Sizin aptal yerine koyduğunuz sade Halk bir ayaklanırsa,bunun önünde hiçbir kuvvet duramaz!. Türkiye’yi Suriye bataklığına kim soktu?
Gaziantep, Şanlı Urfa, Akçakale ve Güney sınırımızdaki diğer yerleşim yerlerinde yaşanan Suriyeli krizi,güvenlik sorunu, ticaretin durmasının ne anlama geldiğini, diğer yerlerdeki insanlar uzakta oldukları ve yandaş basında üzerinde durmadığı için, fazla etkilenmemiş olabilirler ama, sınırımızda yaşayan bu insanlarımızın sade, ya da değil, olup bitenleri görüp anlamadığını mı sanıyorsunuz?
Ama vurgulamaya çalıştığım üzere, bütün vatandaşlarımızı rahatsiz edecek çok hatalar yapıyorsunuz Millet işsiz, aç perişan iken, Suriyelilere onca masrafı, kim yaptı?
 Türkiye’yi Suriye!ye  mudahale etmek için sürekli kışkırtan, siyasilerin sürekli sırtını sıvazlayan;aslansın, kaplansın diye yağlayıp ballayan Amerika Birleşik Devletleri mi, yoksa diğer Batılı devletler mi karşıladı, 100 Milyonlarca masrafı? Hayır, yoksul Türk Halkı karşıladı… Seyahatlerinizde kullanmak için Milyar Dolarlarla ifade edilen lüks uçak filosunu siz kurdunuz Bütün bunları da mı basın mensupları, ya da başka birileri yaptı? Eğer birileri bu Milleti aptal yerine koyarsa, aptal yerine konanlar, bir gün beklenmedik bir zamanda bir tokat atarlarsa, hiç kimse şaşırmasın!
DİYANET İŞLERİ BAŞKANINA VE
CAMİ İMAMLARINA MARUZATIMDIR…
Öncelikle Diyanet İşleri Başkanı Prof Dr Sayın Mehmet Görmezler için bir şeyler söylemek istiyorum Sayın Hocam, insanlarımıza Suriye’ye yiyecek, içecek, gibi gıda maddeleri ile,giyecek temizlik maddeleri…vs,gibi ihtiyaç maddeleri göndermek istediğinizi belirterek, Halkımıza yardım çağrısında bulundunuz.İhtiyaç maddeleri ile dolu olan ve Suriye sınır kapısında bekleyen16 Tırın görüntülerini televizyon ekranlarında gördük Bizim Milletimiz yardım severdir, düşkünlere yardım etmeyi her zaman sever. Böyle bir husus, İslam Dini’nin de bir gereğidir. Bu açıdan baktığımızda, yaptığınız doğru. Ama Türkiye’yi durup dururken Suriye’nin işlerine karıştıran, emperyalist devletlerle birlikte hareket eden, bu itibarla hem Türk Halkını, hem de Suriye Halkını perişan eden siyasiler için de bir şeyler yapmalısınız, bir şeyler söylemelisiniz! 
¥ DEVAMI VAR

Türkiye’de Siyasi Denge Nasıl Sağlanır?-6



Türkiye’de Siyasi Denge Nasıl Sağlanır?-6
Ahmet YALVAÇ    ANAYURT   16 Mart 2013 Cumartesi

Toplanan bu yardım malzemelerinin kime ve nasıl dağıtılacağı hususnda benim ciddi endişelerim vardı. Nihayet düşündüklerimden bazıları gerçek oldu. Yardım malzemelerinin birileri tarafından çalınıp satıldığı haberlerini, yine televizyon ekranlarından gördük…

Hocam, lütfen insanların kafasında acaba soruları oluşturmayın ve siyasilerin emellerine de alet olmayın…
Şimdi de Cami imamları için bir şeyler söylemek istiyorum:
Hocalar, ben inançlı bir Müslümanım. Cuma günleri namazda hep, namazın ve orucun, zekatın faziletlerinden, anaya, babaya saygıdan ve buna benzer Dini konulardan bahsediyorsunuz. Bunların hepsi doğru güzel de; yeterli değil, günlük sorunlardan da biraz bahsedin.
 Türkiye bölünme tehlikesi ile karşı karşıya. Topraklarımıza, şehitlerimize, bayrağımıza sahip olmamız gerektiğinden de bahsedin biraz.Bir şeyler yapın, bir şeyler söyleyin lütfen!...
Ben Kahraman Maraşlıyım. Vatan için göğsünden yaralanan ve ölümden dönen bir gazinin torunuyum. Size Maraş kalesinde Fransız bayrağının gönderden nasıl indirilip, yerine Türk bayrağının yeniden nasıl çekildiğini anlatmak istiiyorum
 Bir Cuma günü namaz için Ulu Camiye gelenler, kalede Fransız bayrağnın dalgalandığını görüyorlar. Cami imamı şöyle diyor. Ey Cemaat, kalede Fransız bayrağı dalgalanırken, bizlerin burada namaz kılması caiz değildir diyor. Ve bunun üzerine Cemaat Allah Allah sesleri ile kalenin bayırlarına tırmanıyor, ve Fransız bayrağ gönderden indiriliyor, yerine Türk bayrağı yeniden çekiliyor. Ondan sonra Cuma namazı kılınıyor.
Diyeceğim şudur: Gün bu gündür. Bu gün vatanımıza sahip çıkma günüdür, emperyalist devletlere ve onun emellerine karşı çıkma günüdür. Sizlere ancak bu yaraşır.
Biz tarihe yön vermiş asil  bir Milletin torunlarıyız. Bizlere emperyalist devletlerin peşinde koşmak, onların oyunlarına alet olmak asla yaraşmaz!...

Türkiye’de Siyasi Denge Nasıl Sağlanır?-7

Türkiye’de Siyasi Denge Nasıl Sağlanır?-7
Ahmet YALVAÇ  ANAYURT   18 Mart 2013 Pazartesi

MİLLETVEKİLLERİNE FAKS

ÇEKMELİ YA DA MAİL
GÖNDERMELİ
Sevgili Anayurt Okurları, Adalet ve Kalkınma Partisi AKP’ye oy verenler de dahil, vatandaşlarımızın büyük bir kısmı, Hükümetin terörist başı Abdullah Öcalan ile yapılan pazarlıkların ortaya çıkmasından, arkasından BDP li bazı Milletvekillerinin Kuzey Irak’ta Kandil Dağı’nda PKK’nın 2 Numaralısı Murat Karayılan’ın başkanlığı altında objektiflere poz vermesine çok öfkeli.
Başbakan Sayın Tayyip Erdoğan, terörist başı Abdullah Öcalan ile yapılan görüşmelerde alınan kararları kimin sızdırdiğinı bulacağını söylüyor ama, vatandaşlarımız kimin sızdırdığı ile ilgilenmiyor. Onları ilgilendiren böyle pazarlıkların niye yapıldığı, yapılmak istendiğidir Halkımızın öfkesi bu yüzden.
Sayın Başbakan içerik konusunda bu güne kadar bir açıklama yapmış değil.Yapacağını da hiç sanmıyorum. Söylediği klasik sözleri artık herkes biliyor. Akan kanın durdurulması, Analar ağlamasın… gibi.  Vatandaşlarımızın önemli bir kısmı, bu gibi sözlerin bir aldatmaca olduğunu, yapılmak istenenin, Türkiye’yi bölüp parçalamaya yönelik olduğunu artık anlamaya başladı.Zira yapılan bütün pazarlıklara rağmen, kan da durmuyor, Analar da ağlamaya devam ediyor
Halkımız aydınlanmaya, bilinçlenmeye başladı; terörün, teröristlerle müzakere edilerek önlenemeyeceğini örneklerle gördü ve anladı. Teröristlerle niçin mücadele edilmediği, edilmek istenmediğinin de, nedenlerini gördü ve anladı.
Belli ki Sayın Başbakan, kelime oyunları ile Halkımızı kandırabileceğini sanıyor. Artık ustalık dönemine geçmiş olmasının da, bir yarar sağlayacağı kanaatinde değilim. Sanal alemde ki yazışmalardan ve Halkımızın arasında dolaşırken, Hükümetin açılım- saçılım altında yürüttüğü faaliyetlerden, Halkımızın çok rahatsız olduğunu gözlemliyorum. Bu itibarla yazdıklarım, söylediklerim, aynı zamanda bu gözlemlerim ile de ilgili.
Sanal alemdeki yazışmalarda, duyarlı ve vatansever bir çok vaıandaşımız, bu olayların muhataplarına çok kızıyorlar ama, birileri bir şeyler yapsın diye de, aslında çaresizliklerini de ortaya koyuyorlar.Yani nasıl bir tepki konulacağı husunda kafalar karışık. Tabiki bu gibi konularda, benim de fikrimi öğrenmek istiyorlar.Ben de bunun üzerine, etkin bir çözüm yolu olarak bu başlığı atma gereğini duydum. 
¥ DEVAMI VAR

Türkiye’de Siyasi Denge Nasıl Sağlanır?-8

Türkiye’de Siyasi Denge Nasıl Sağlanır?-8
Ahmet YALVAÇ/ANAYURT 19 Mart 2013 Salı

Sayın Başbakan bu son gelişmelerden önce de, Türk Milliyetçiliğini de, ayaklarımın altına alıyorum demişti..Böyle bir yaklaşıma Halkımız büyük bir tepki göstermişti. Henüz bu sözün kızgınlığı geçmeden, bu sefer de, İmralı Adası’nda terörist başı Abdullah Öcalan ile yapılan malum pazarlıkların detayları ortaya çıktı. BDP li Milletvekilleri Kandil’de PKK’nın 2 Numarası Murat Kara Yılan’la buluştu. En son gelişme de, PKK’nın 2 yıldır Kandil’de esir tuttuğu asker ve sivil tutsaklar serbest bırakıldı.

Ard arda yaşanan bu gelişmelerden Halkımızın nezdinde puan kaybettiğinin Sayın Başbakan da farkında.Böyle zor durumlarda Sayın Başbakan’ın sürekli anketler yaptırdığı bilinen bir husus.Ama vatandaşlarımızın rahatsızlıklarını ve önerilerini doğrudan Milletvekillerine faks çekerek, ya da mail göndererek ortaya koymaları, firmaların anket yapmalarından daha etkili, daha kestirme bir yoldur.Ben böyle bir metot ta, vatandaşlarımızın ne yazabilecekleri hususunda bir şeyler söylemek istiyorum
 Yaşanan gelişmeleri üst üste koyduğunuz zaman, her şeyin bir plan dahilinde yürütüldüğü anlaşılıyor.
Son halkanın ise, bir Anayasa değişikliği ile, bölünmeye zemin hazırlanmak olduğu , görülmeye anlaşılmaya başlandı Ben şahsen bu konularda çok yazdım Şimdi vatandaşlarımızın Milletvekillerine faks çekmeleri, ya da mail göndermeleri konusuna geliyorum
AKP Hükümeti ve özellikle de Sayın Başbakan, Halkımızın rahatsızlığına, hassas olduğu konulara, tepkisine kulak kapatmak istiyorsa, ya da bu gibi hususları hafife alıyorsa, almak istiyorsa, bu kendilerinin bileceği bir iş. Ama bu gibi hususların mutlaka siyasal bir sonucu olacağı kanaatindeyim
Sayın Cumhurbaşkanı ve Sayın Başbakan da dahil, tüm Milletvekilleri Türkiye Cumhuriyeti’nin birlik ve beraberliğini, koruyup kollamak, bu konuda gereğini yapmakla yükümlüdürler. Ayrıca bu gibi konularda Anayasaya bağlılık konusunda, namus ve şerefleri üzerine yemin etmişlerdir .Dolayısı ile, bu işin muhatapları görevini yapmıyorsa, iş Millete düşüyor demektir.             
Sorunun çözümü büyük ölçüde  AKP Milletvekillerinin tutum ve davranışlarına bağlı. AKP li Sayın Milletvekilleri, Sayın Başbakan’ın düşüncelerine tamamen katılmasalar bile, Milletvekili seçilebilmek, bir Bakan olup hizmet verebilmek adına, AKP saflarında yer almış olabilirler. Bu hususu fazla yadırgamıyorum. Örneğin bu gün AKP’nin içinde 57 Milletvekilinin Merkez Sağ kökenli olduğu biliniyor. 
¥ DEVAMI VAR

Türkiye’de Siyasi Denge Nasıl Sağlanır?-9

Türkiye’de Siyasi Denge Nasıl Sağlanır?-9
Ahmet YALVAÇ / ANAYURT  20 Mart 2013 Çarşamba

Başta bu gibiler olmak üzere, tüm Milletvekillerinin, Vatanın ve Milletin bölünmez bütünlüğünün koruması hususunda görevlerini yapmaya davet ediyorum. Ve Sayın Milletvekillerinin görevlerini yapmalarını bekliyorum Kestirme yoldan önerim şu:
Eğer AKP li bir grup Milletvekili örneğin, Merkez Sağ kökenliler AKP den istifa edip bağımsız kalırlarsa, sorun kendiliğinden çözülür. Böyle bir durumda, Anayasa çalışmaları, daha oylamaya geçilmeden gündemden düşer. Ve diğer bütün önemli konuları salim kafa ile düşünmek için bir zemin de hazırlanmış olur. Böyle bir husus, Türkiye’nin normalleşmeye geçmesi için de, bir başlangıç olur.
Şimdiki hali ile de, yeni Anayasanın oylanmasında, referanduma sunabilme şartı olan 330 kabul oyunun sağlanamayacağı anlaşılıyor.
Eğer Milletvekilleri, gerçekten Milletin vekili ise, nasıl seçilmiş olurlarsa olsunlar; özellikle zor zamanlarda Milletin sesine kulak vermelidirler. Eğer bir grup Milletvekili AKP’den istifa etmezse, oylamada red oyu kullanmalı, böylece bölünmenin önüne geçmelidirler.
Şimdi vatansever ve duyarlı vatandaşlarımızın, faks, ya da mailde ne yazacakları hususuna geliyorum
Eğer bu gibi vatandaşlarımız, Milletvekillerine çekecekleri faks, ya da gönderecekleri mailde; rahatsızlıklarını ortaya koyduktan sonra, ya Partilerinden istifa etmeleri, ya da Anayasa oylamasında  red oyu kullanmalarını, özellikle vurgulamalıdırlar.Bu konuda duyarlı vatandaşlarımızı da, görevlerini yapmaya davet ediyorum
Sayın Milletvekillerinin Meclis’teki faks numaraları ile, mail adreslerinin bir şekilde öğrenilebileceğini belirtmek istiyorum
Burada şu hususu da, özellikle vurgulamak istiyorum:
Benim hiçbir Siyasetçiye karşı, kişisel bir kinim ya da bir hesabım yok. Olamaz da zaten. Görevini yapmak isteyen, gidişattan Türkiye adına kaygı duyan bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak yazıyorum, bütün bunları.
HALKIMIZ AÇ, GÜVENLİĞİMİZ
TEHLİKEDE:YENİ ANAYASA
ÖNCELİKLİ SORUNUMUZ DEĞİL.
Halkımız, elektrik, su doğal gaz gibi temel ihtiyaç maddeleri ile, yemeye içmeye doğru dürüst para yetiştiremiyor. Oy avcılığı ile, yeşil kartın yaygınlaştırılması sonrasında, Sosyal Güvenlik Kurumu SGK’dan maaşlarını alan Memur, İşçi, ya da Bağ Kurluların sağlık hizmetlerinden yararlanmalarında katkı payı adı altında yapılan kesintiler nedeni ile, bu gibi emeklilerin aldığı maaş kuşa döndü. Emekliler geçinemez oldu. Çalışan insanlarımız da öyle. 
¥ DEVAMI VAR

Türkiye’de Siyasi Denge Nasıl Sağlanır?-10



Türkiye’de Siyasi Denge Nasıl Sağlanır?-10
Ahmet YALVAÇ -ANAYURT-  21 Mart 2013 Perşembe

Çalışan, ya da emeklilerden önceki Hükümetler zamanında sağlık hizmetleri için katkı payı adı altında para kesilmiyordu. Bu iş, AKP zamanında başladı.Aslında bu gibi kesintilerin yapılmaması lazım.En azından bu konuda muhalefetin kafa yorması, Hükümeti sıkıştırması lazım.Bu gibi konularda, gelişmiş ülkelerdeki uygulamalar da,araştırılmalı, en uygun çözüm ortaya konulmalıdır..

       Ben enerji uzmanı bir Makine Yüksek Mühendisiyim .Enerji Bakanlığı Termik Santraller İşletme ve Bakım Dairesi Başkanlığı EÜAŞ Genel Müdürlüğü’nden emekliyim.Hayatım termik santrallerde ve kömür ocaklarında çalışma ve araştırmalarla geçti. Araştırmalarım kitaplara girdi Bilgi ve tecrübelerimi televizyonlarda ve Köşemde Halkımızla paylaştım Israrla elektrik birim fiyatlarının minimum % 50 ucuzlatılabileceğini söylüyorum. İspanya, Portekiz, Fransa Türkiye’den 2500-3000 Kilometre daha uzakta olmasına rağmen onlar, aynı Rus doğal gazını bizden daha ucuza kullanıyorlar Aslında bu bir skandal Bu bilgileri 24 Nisan 2012 de Halk TV’de söyledim. Bu bilgilerin toplumda büyük bir kabul gördüğünü, program sonrası bana açılan telefonlardan ve gönderilen maillerden anladım. Ama bu bilgilerden yeterince yararlanıldığını ve gereğinin yapıldığını maalesef söyleyemeyeceğim. Buna başta Hükümet Yetkilileri, Muhalefet Partileri, Sivil Toplum Örgütleri de, dahil. Halkımızın kendi sorunlarına sahip  çıkmadığı da,  işin ayrı bir boyutu.  Bu sorun mutlaka aşılmalı.
Bu gibi durumlarda da eğer;vatandaşlarımız yollara dökülmese alanları doldurmasa bile, en azından, Milletvekillerine ve Hükümeti idare edenlere faks ve mail göndererek, uygulamayı protesto edebilirler. Eğer Halkımız, böyle durumlarda tepkisini demokratik haklarını, en azından bu şekilde kullanırsa ve bu katılım yüksek olursa, Siyasiler bunu mutlaka dikkate alır,almak zorundadır. Eğer dikkate almazlarsa, Halkımız onları seçimlerde deliğe süpürmesini de, bilmelidir
Türkiye’yi idare etmekte olan AKP İktidarının bilgisizliği, beceriksizliği, ya da kendi siyasal çıkarları uğruna Ülkemizi bölünmenin eşiğine getirmiş olmasından kurtarrmanın en kestirme yolu, başlıkta da vurguladığım üzere, Halkımızın memnuniyetsizliklerini gelişen iletişim imkanlarından yararlanarak özellikle de AKP Milletvekillerini faks , ya da mail yağmuruna tutarak ikaz etmeleri, en kestirme yoldur 
Halkımız unutmasın ki, siyasi iktidarlar, Türkiye’nin sorunlarını çözmek için sizlerden oy istemişlerdir. Ve sorunları çözmekle yükümlüdürler İnsanları azarlamakla, ya da kömür, yiyecek, içecek gibi ihtiyaç maddeleri dağıtmakla, ya da nakti yardım yapmakla iktidar olunamayacağını herkes bilmeli, anlamalı Bu gibi siyasetçilerin söylem ve eylemlerine asla itibar etmemeli…
¥ DEVAMI VAR